2 Kasım 2013 Cumartesi

Filozof

Gece...

Gecenin sessizliğini saatin tik tak'ları ve yan kamaradan gelen televizyon sesi bozuyor. Haylaz horul horul uyuyor, nasıl uyumasın yaramaz, akşama kadar koşuşturup duruyor. Derviş'in yatağı boş, şaşırmadım. Güvertededir kesin, bu gece dolunay var, hiç kaçırmaz. 

Üstüme hırkamı alıp çıkıyorum güverteye, başlıyorum turlamaya. Az ileride iki kişi görüyorum, işte orda Derviş, yanındaki kim acaba? Yoksa o geçenlerde bahsettiği filozof bu mu? Yok canım, bu genç bir arkadaş... Ya gerçekten oysa? Ben ne konuşabilirim ki bir filozofla, ben ne anlarım felsefeden? Yok ben en iyisi kamaraya geri döneyim. Başladı yine karın ağrım, kendi kendimi yiyip bitiriyorum böyle, sonra da karnım ağrıyor. 

O arada Derviş beni görüyor "gelsene" diye sesleniyor. Ben parmağımla bir dakika gelir misin diye işaret yapıyorum. 

"Ne oldu, hayırdır?" diyor Derviş. 

Hiiiç, sana bakmaya gelmiştim, senin yanındaki kim?

"Filozof, bahsetmiştim ya sana, gel seninle tanışmak istiyor"

Ama ben, bilmiyorum, ne konuşabilirim ki onunla, ben felsefeden anlamam. 

"Her zamanki mükemmeliyetçiliğin üzerinde, herşeyi bilmek zorunda değilsin! Bırak bunu, senin içinde bir bilge, bir filozof var. Sen onu saklıyorsun. Senin dışarıdan bir bilgiye ihtiyacın yok, herşey içinde. Keşfedeceksin, sabır." dedi Derviş. 

Biraz düşünmeye ihtiyacım var. Söylediklerin kulağa hoş geliyor ama mantığım almıyor, anlamıyorum. 

"Peki o zaman, sen sadece merhaba de ve sonra git yat." dedi Derviş.

Merhaba dedim.

"Selam" dedi filozof. "Selam, benden sana zarar gelmez demektir." dedi. 

Bilmiyordum dedim. 

"Biz de felsefenin üç şartından bahsediyorduk, katılsana" dedi ve devam etti; "Birincisi dertli olacaksın, ikincisi kendin olacaksın, üçüncüsü tam olacaksın."

Düşündüm, bir derdim var ki bu gemideyim, evet bir derdim var. Bir arayış içindeyim. Kendim miyim? Bütün maskelerimi atmaya çalışıyorum, bu konuda daha yolum var. Tam mıyım, değilim.  Tam olmak için kendi döngümü tamamlamam gerekiyor; hem aydınlık hem de karanlık tarafımla barışmam gerekiyor.

"Daldın gittin?" dedi filozof.

Söylediklerini düşünüyordum ve beynimde tartıyordum dedim. Ben bunlarla kalayım biraz, tanıştığımıza memnun oldum dedim. Dert, Kendilik, Tamlık... Bunları sayıklaya sayıklaya kamaraya gittim, uzandım. Olmadı, kalktım, aldım elime bir kağıt kalem başladım yazmaya...

Bir derdim var evet,
Ne olduğunu bilmesem de

Bir derdim var evet;
Belki onu aramak
Belki ona dönmek
Belki beni aramak
Belki bana dönmek...

Bana dönmek...
Kendime, nefs'ime
Bir derdim var evet,
Hem can acıtan hem de zevk veren bir dert
Adı sevgi olan yüce bir dert
Adı aşk olan ilahi bir dert.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder