22 Aralık 2015 Salı

Yaşamak dediğin ne ki?

Artık seyahatler rutin olmuştu onun için; her hafta yeni bir rota, her hafta farklı bir ülke. Giderken hüzünlü, dönerken sevinçli. Kim bilir kaç kere dua etmişti sağ salim inmek için, sallanmadan uçmak için, ailesine kavuşmak için... Kim bilir kaç kere korkmuştu, korkudan tir tir titremişti! Kim bilir kaç kere söylemişti "en çok sana dönmeyi seviyorum İstanbul" cümlesini. O kadar şehir görümüştü ama hiç biri onun şehri gibi değildi! Şehr-i İstanbul!

O gün de her zaman ki gibi bavulunu hazırlamış ve yola çıkmıştı. Şanslıydı! Business Class'a upgrade etmişlerdi! "ohh ayaklarımı uzatıp giderim" diye düşündü. Gerçekten de öyle yaptı. Ayaklarını uzattı rahat rahat, film izledi. Her şey çok iyi gidiyordu, ta ki inişe geçene kadar. Çok bulutlu idi hava, uçak alçalıyor, alçalıyor ama bulutlar bir türlü bitmiyordu. Ve bir anda "bom" etti, müthiş bir gürültü ile bembeyaz oldu kabin! Hiç bu kadar güzel bir beyaz görmemişti daha önce; her yer kar ile kaplandı sanki ve ondan başka kimse kalmadı orada; o ve beyaz. Atoma çarpan o bembeyaz ışık! Bölünüp yedi renkli gökkuşağını oluşturmadan önceki saf hali ile geldi beyaz ışık! Nur'u gördü, çıplak gözle göremezdi o nuru! Ne olmuştu?

Sallantı devam etti, az sonra uçağın tekerlekleri yere değdi, ulaşması gereken yere varmıştı! Varmıştı da, artık o eski o değildi. Bembeyaz ışık gözlerini kör etmiş ve sanki göremez olmuştu. Yok görüyordu aslında ama eskisi gibi değil. Sanki hiç bir anlamı yoktu insanların, nesnelerin! Pasaport polisi artık ona "kıllık" yapmıyor, görevini yapıyordu. Trenin geç kalmasının, sakarlıklarının bir sebebi vardı muhakkak kafayı yormuyordu insanlara ve olaylara. Anlamı yoktu hiçbir şeyin! Herşey olması gerektiği gibi oluyordu, onları değiştirmek gibi gereksiz uğraşlardan vazgeçmişti! Ne istiyor ise oluyor, istemezse olmuyordu! Tutmuyor hiçbir şeyi kafaya takmıyordu! Ne oluyordu? Sanki yaşamı bembeyaz ışık ile bitmişti ve tanıdığı / bildiği ülke / dünyada değildi!

Komikti yaşadıkları! bir şeyi görüyor yaşıyor, olmadı ise tekrar yaşıyordu! deja vu! olmadı baştan! hata yapmak çok keyifliydi, düşmek, ağlamak! oh be hayat vardı! Zamansız gülüyor, ağlıyordu. Yemek yemek yerine nefes ile doyuyordu, ne bir kilo fazlası ne de azı vardı; tam kararında! Fazlası dünyalı yapardı onu, o bulutların üzerindeydi! azı uçururdu, buna hazır değildi!

Yaşamak dediğin böyle bir şey işte! Zihnin oyunları, sen ne istiyorsan onu yaşıyorsun! çok ciddiye alma, sen sadece iste!

sevgiler
Mus