29 Ekim 2013 Salı

uçmak...

Geminin güvertesindeyiz, öğle vakti, hava sıcak, güneş her zamanki cömertliği ile bizi selamlıyor. Biraz kemiklerimiz ısınsın diye çıktık buraya, kamara soğuk, karanlık ve sessiz. Havayı güzel bulan herkes çıkmış güverteye. Daha kapıyı açar açmaz fırladı Haylaz, başladı koşturmaya.

Derviş ile ben oturduk, daldık denize. Güneşin ışıkları denizin üstünde renk oyunları oynuyor. Önce gözlerim kamaşıyor, sonra alışıyor. Etraf bulanıklaşıyor ve sadece denizin üstünde dans eden ışıklar kalıyor. Işıklar, coşuyorlar birbirlerine karışıyorlar... Enerji olup akıyorlar, birbirine bağlı milyonlarca atom gibi... İnanılmaz bir görüntü bu, harika!

"Küçükken ne olmak isterdin?" diye soruyor Derviş. Ben ışıkların dansından gözümü almak istemiyorum ama tekrar netleşiyor görüntü ve ilüzyona dönüyorum. O arada savaş üç uçağı geçiyor üzerimizden, işte kurtarıcılarım diye düşünüyorum ve yapıştırıyorum cevabı. Pilot! Pilot olmak isterdim. Bunu söylerken düşünüyorum, evet çok istemiştim pilot olmayı. Yan komşumuzun oğlu Levent abi Kuleli Askeri Lisesi'ni kazanmıştı, sonra Hava Harp Okulu... Pilot... Beynime yerleştirilmiş bir imaj, Tom Cruise'un resmi; yakışıklı pilot, jöleli saçlar, Ray-Ban gözlükler ve asker kıyafeti... Cool olmak, kızlar bana hayran olsun, çocukken bunları hayal etmiştim. 


"Ya şimdi?" diye sordu Derviş. Zor soru bu! Yine uçmak istiyorum ama bu sefer farklı, çok farklı. Bir F4 ile uçmak değil. Daha çocukca bir hayal. Üstümdeki aba kanatlarım olsa diye hayal ediyorum. Ben kendim uçak olsam; hem uçak hem pilot ben olsam. Bu gemi yolculuğunun hızı bana yetmiyor bazen hızlanmak, uçmak hedefe hemen varmak istiyorum.

"Sabırsızsın" dedi Derviş. Evet dedim, sabırsızlanıyorum, çok merak ediyorum varacağımız yeri.

"Beklentilerin var, beklentilerinden kurtul" dedi. "Beklentilerin seni varılacak yer ile ilgili düşüncelere sevk ediyor ve an'ı kaçırıyorsun. Buraya odaklan, bak Haylaz'a nasıl oynuyor, kendisine arkadaş da bulmuş." Arkadaş? Ben bu yolculukta yalnız olacağımı düşünmüştüm? diye sordum Derviş'e.

"Burada" dedi "senin gibi yolcular var. Dün bir filozof ile tanıştım" dedi. Filozof? Beni de tanıştırır mısın dedim. "Tabii" dedi. Yaşasın dedim, demek ki benim gibi iç yolculuğa çıkmış insanlar var gemide. Onlarla konuşabilirim.

"Evet" dedi Derviş, "onlar da senin gibi yoldalar, eğer istersen yoldaş olursunuz, bu yolda destek önemlidir." Çok sevindim, filozof ile tanışmayı dört gözle bekliyorum.

Aklım yine çocukluğuma gitti; pilot, Top Gun ve Berlin'in unutulmaz şarkısı "take my breath away"...


3 yorum:

  1. Eyv'Allah yolcu.. Uçurtmayı isterse o uçurur, Edep ile bilen elbet birgün bulur, bulan uçmasa ne olur :) Selamı tüm dostlara..

    YanıtlaSil
  2. Bulana ne mutlu,
    Arayan umutlu
    Selamını aldım
    Taşıyan ne kutlu

    YanıtlaSil
  3. Tomkuruz seni andırıyor
    Amma Derviş değil
    Pervane kulu kandırıyor
    Kime yanmış belli değil

    YanıtlaSil