24 Aralık 2013 Salı

Mekansızlık

Sabahın ilk ışıkları ile terk ediyorum şehrimi, bu sefer iki günlüğüme. Ay el sallıyor bay bay diyor, bir taraftan güneş uyanmaya çalışıyor.



Mekansızlığı tatmışsın sen dedi meleğim, evet haklı, mekansızlığı tattım. Uzak ülkelerin, uzak şehirlerin otellerinde gece yarısı sıçrayarak uyanıp "ben nerdeyim?" diye kendi kendime sorduğum, tuvalet nerde diye arandığım geceler çok olmuştur. Hiç tanımadığım yüzlerde sevdiklerimi aradığım çok olmuştur, garip gülümsemeler, garip bakışlar, garip kızgınlıkların içinde...

Mekansızlık... 

Kötü birşey değil mekansızlık, aydınlanma yolunda yürüyen (hangi inanış, hangi felsefe olursa olsun) kişiler kendilerini misafir olarak görüyorlar, bu dünyaya bir misafir olarak geldik gideceğiz diye bakıyorlar. Dünyaya, dünyadaki varlıklara çok fazla anlam yüklemek, onlara bağlanmak ve sonrasında onların kölesi olmak alışıldık bir sorun. Geçen gün şunu düşündüm; ben bir pervaneli uçağım ve yüklerimden dolayı yükselemiyorum. Bavullarımı atmam gerekiyor, hafifletmem gerekiyor uçağımı; eşyalar, kıyafetler, ayakkabılar, ilişkiler, hepsinin elden geçmesi gerek!

Mehmet ile birlikte yoldayız, mekansızlığı konuşuyoruz, birden at avrat silah dedi... Güldük baştan, sonra düşününce haklı buldum... Bizim ecdadımız göçebe yaşıyor, ordan oraya akın ediyor, dünya ile bir bağlantıları yok denecek kadar az... Sonra yerleşmeye başlıyor, yayılmaya, daha fazla daha fazla kazanmaya toprak almaya, dünyada yayılmaya... Olmuyor dağılıyor. 

İşte paradoks burda başlıyor; dünyaya çıplak geliyoruz ve çıplak gidiyoruz. Arada bir sürü mal mülk elde ediyoruz ve giderken bırakıyoruz. Bu mal mülkü elde ederken onların sahibiymiş gibi yapıyoruz ve hep bizimmiş gibi sarılıyoruz. Geldiğim nokta şu; dünyadaki mal, mülk, ilişkilere ne kadar sıkı sarılır isek gerçeklikte o kadar az alan kalıyor. Dünyadaki mal, mülk, ilişkileri ne kadar bırakırsak gerçeklikte o kadar alan açılıyor ve sevgiye, aşka dönüşüyor.

Peki bu paradoksu nasıl çözebiliriz, hem dünya da hem de gerçeklikte olmak nasıl olabilir? Bunun cevabı denge zannedersem. Dünyevi işleri gerçeklikle dengelemek. Hayatı idame ettirecek kadar dünya ile ilişkide olup, enerjimizi akışa yönlendirmek ve gerçeklikte olmak.

Sonuç olarak, dünyadaki mekansızlık gerçeklikte mekan yaratıyor. Buna bir bakmakta fayda var, farklı görüşler var ise konuşalım.

Sevgili Tülin dün okuduğum yazısını Sevda ve güneşle diye kapatmıştı, çok sevdim bunu..
Sevgi ve güneşle kalın
Mustafa

1 yorum:

  1. Herşey olduğu gibiydi
    Bu Dünya'da

    Olduğu gibi bir
    zıtların barındığı

    Orta yol
    Sıratal Müstakim

    Vardı zıtlığın olduğu yer
    Yoktu sessizlik

    Ortasında insan

    YanıtlaSil