25 Nisan 2014 Cuma

Görüşürüz...

Geçen gün bir arkadaş ile sohbet ederken Nitzsche'den bir söz aktardı ve "ne saçma değil mi; görüşeceğimiz insanlara da, görüşmeyeceğimiz insanlara da ayrılırken görüşürüz diyoruz" dedi. 

Çok haklısın dedim, acayip bir farkındalık yarattı bende. Ben herkese görüşürüz derim, veda etmek istemem ve kapıyı açık bırakırım. Çünkü ilişkide olmak, ilişkiye yatırım yapmak ve ilişkiyi canlı tutmak, dünya ile olan bağlantımı sağlamlaştırır. İşte bu yüzden hoşçakal demem de görüşürüz derim. 

Bu farkındalık beni bir sürü düşünceye sevk etti... Önce Lao Tzu'nun üç öğretisinden simplicity - basitlik geldi aklıma... Ne kadar az kapanmamış kapı bırakır isem o kadar basit yaşarım, bu yüzden hoşçakal demeyi daha fazla deneyimlemeliyim. 

Sonra bu dünyada misafir olduğum gerçeğini düşündüm; misafir olduğum bu yere ve buradakilere bağlanma arzusu niye? Yalnız kalma korkusu mu? Daha fazla kişiye dokunma isteği mi? Sorular böylece devam ederken bir şey çıktı; ben bir yolcuyum ve bu yolu yalnızca ben yürüyebilirim. Yol üzerinde tanıştığım yolcular var, zaman zaman yollarımız kesişiyor ve ayrılıyor. Onlarla karşılaşınca merhaba, ayrılınca hoşçakal demek doğru, görüşürüz demek kendimi kandırmak. 

O zaman hoşçakalın, eğer yollarımız yine kesişmesi gerekir ise karşılaşırız nasıl olsa:)

Sevgiler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder