Son günlerde hangi çalışmaya katılsam muhakkak bir konu çıkıyor önüme; out of box düşünelim... Yani beynimiz bir kutunun içinde de, biz bir süreliğine kutunun dışına çıkaralım da özgür düşünsün bakalım...
Bugün karşıma bu foto çıktı ve işte dedim mesaj bu...Kutu filan yok, kutuyu biz yaratıyoruz, bırak kutuyu gitsin... diyor, diyor da... konu bu kadar basit değil...
Kutu; aile öğretileri, sonrasında okul, sonrasında iş hayatı derken oluşuyor ve gittikçe daha da sert bir karton hatta plastik oluyor. Sonra koca koca adamlar ya da kadınlar kutunun dışına çıkaralım beyni diyoruz da öyle kolay çıkmıyor işte.
Zaman zaman yaptığım işle ilgili bir konuya o kadar saplanıp kalıyorum ki, odağımı değiştirip geniş açı ile bakamıyorum, işte bu noktada bir başkasından yardım almak, bir moderatöre danışmak iyi geliyor ve farklı bakmama yardımcı oluyor... Tavsiye ederim işliyor.
Kutu meselesine geri dönersek, kutunun içinde olduğumu kabul etmek birinci aşamada yardımcı olabilir. Sonrasında bir noktaya odaklanmak yerine daha geniş bakabilmek, kısıtları ortadan kaldırmak faydalı olacak diye düşünüyorum. Tutunmak, belirli noktalara saplandığımda farkına varıp ordan çıkmak işe yarar diye düşünüyorum.
İşte bir örnek; sevgili dostum Berk İmamoğlu... kutunun dışana çıkartmış beynini, bakmış kutu yok ve başlamış akmaya... kitap okuma oranına bakmadan, e-book alışkanlığı bile olmayan ülkemizde türkçe sesli kitap işini başlattı Berk. Helal sana Berk, bu konuda iyi bir örnek oldun bana. Berk'in seslenen kitabına bu linkten ulaşıp inceleyin, tavsiye ederim: http://www.seslenenkitap.com/
Sizin kafanız / düşünceleriniz de kutuya girdi mi? Bir bakın bakalım...
Sevgiyle kalın,
Mus
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder